Erasmus #2: Freiburg, Tecrübeler ve Anılar

- 26 mins

5-6 aylığına, hiç görmediğiniz, alışık olmadığınız, dilini bilmediğiniz bir şehirde yaşamak başta çok ürkütücü geliyor. Açıkçası şehre adımımı atana kadar gergindim. Ancak düzen kurulmaya başladıkça insan rahatlıyor.

Vize alma ve evrak hazırlıkları hakkında bir yazı yazmıştım. Bu yazıda da sonraki süreçler hakkında tecrübelerimi ve izlenimlerimi paylaşacağım.

Vizeli pasaportumu 1 Ekim‘de teslim almıştım. 6 Ekim‘deki uçağa kadar Erasmus sözleşmesi, banka işlemleri ve valiz hazırlıklarıyla zaman geçirdim.

Ankara - Basel

6 Ekim! Büyük gün geldi çattı. Sabah 10.20 gibi Esenboğa Havalimanı’a gittim. İlk önemli aşama valizlerdi. Bagaja verdiğim valiz 20.400 gram geldi, normal şartlar altında 20 kg’lık sınır aşıldığında ek ücret uygulanması gerekli fakat 21 kg’a kadar genelde sorun yapmıyorlarmış. (Pegasus’a teşekkürler)

Erasmus

Basel gökyüzünden harika görünüyordu.

Basel - Freiburg

Freiburg’da havalimanı olmadığı için 6 Ekim akşamında Basel-Mulhouse EuroAirport’a indim. Bu havalimanı üç şehrin kesişiminde yer alıyor. Basel – Freiburg arası yaklaşık 75 kilometre.

Ulaşım için otobüsler ve tren mevcut. FlixBus otobüs firması ile hava limanından Freiburg merkeze gidiş fiyatı 20 €. Aslında BlaBlaCar’dan biri ile anlaşmıştım fakat saatte anlaşamayınca iptal etmek durumunda kaldım. Eğer uygun bir zaman seçilirse BlaBlaCar ile 3-4 € gibi cüzi bir ücrete aynı yolu kat etmek mümkün. Veya bir diğer yol da otobüsle Basel merkeze 2.5 €’ya gidip, oradan Freiburg’a 7 € ile geçerek tüm seyahati 9,5 €’ya bitirmek.

Freiburg Hauptbahnhof’a geldikten sonra 4 numaralı tram vasıtasıyla yurda doğru yöneldim. Her ne kadar küçük bir şehir olsa da ilk ayak basışta çok büyük ve karmaşık görünüyor.

İlk Gün

Yurda geldiğimde yurdun international tutor’u karşıladı. İlgili evrak işinin ardından yurt odasını tanıttı. Odada ilk etapta hiçbir şey yoktu. Ne bir bardak, ne bir bez, ne bir sabun, ne bir tuvalet kağıdı. Sağ olsunlar birer yastık ve yorgan koymuşlar. :)

Ertesi gün ilk iş koşarak IKEA’ya gitmek oldu. Şans eseri yurda oldukça yakın, 25 dakika yürüme mesafesinde. Hemen gerekli şeyleri aldım.

Erasmus

Normal şartlar altında Türkiye’de IKEA pahalı sayılabilir. Ancak burada gerçekten çok uygun fiyatlara sahip.

Bu görseldeki ürünlerin hepsine toplamda 19 € ödedim. Tava 6 €, tencere 6 €, üç bardak, iki kaşık, iki çatal, iki bıçak, iki kase, iki tabak hepsi tanesi 50 cent.

Akabinde sıra market alışverişine gelmişti. Yüklü bir alışverişin ardından nihayet yaşanabilir bir yurda kavuşmuş oldum.

Kayıt İşlemleri

Erasmus öğrencisi olarak buraya yerleşildiğinde yapılması gereken bazı işlemler var.

  1. Rektörlükte dönemlik harç ücretini yatırdım. Dönem başına Erasmus öğrencileri için 78 €. Normal dönemler için 145 €.

  2. Öğrenci İşlerinin hemen yanındaki AOK Student’ta AT11 belgesi ile Almanya’da geçerli olan sağlık güvencesinin bir kopyasını aldım.

  3. Nüfus müdürlüğünde adres kaydımı yaptırdım.

  4. Öğrenci İşlerinde üniversite kaydımı yaptırdım. Bu işlem sonunda bana StudienBuch isimli bir kitapçık verildi. Öğrenci kartım gelene kadar bunu kullanabileceğimi söylediler.

  5. Bu StudentBuch bir hayli önemliydi çünkü o olmadan Semester Ticket yani dönemlik tram bileti alınamıyor. Ve bu bilet olmadan trama her binişte 2.30 € gibi bir tutar ödemek gerekiyordu. Kitapçığı temin ettikten sonra koşarak Hauptbahnhof’un oradaki DeutscheBahn ofisinden dönemlik biletimi aldım.

Bu biletin fiyatı 89 € ve tam 6 ay boyunca geçerli. Aylık yaklaşık 15 €’ya tekabül ediyor ve sınırsız biniş hakkı sağladığı göz önünde bulundurulduğunda gerçekten muazzam bir şey.

Tüm bu işlemleri 10 Ekim tarihinde tamamladım. 14 Ekim’de ise ders kaydını gerçekleştirdim.

İlk Haftalar

Yeni bir şehir. Yeni bir ülke. Bilmediğiniz bir dil. Aşina olmadığınız bir kültür. İnsan ilk başlarda sürekli sorguluyor. Ben neredeyim? Neden geldim? Şimdi ne yapmalıyım? İlk başlarda garipsemek doğal. Markete giriyorsunuz, kasiyer sizi “Hallooo!” diyerek sıcak bir gülümsemeyle karşılıyor, “Tschüüss!” diye gülümseyerek uğurluyor. Trendeki görevliden, mağazadaki satış temsilcisine; öğrenci işlerindeki çalışanlardan, polislere neredeyse herkes İngilizce biliyor. Trafikte yola adım atıyorsunuz, arabalar durup yol veriyor. Her tarafta bisiklet yolları ve bisiklet süren insanlar var. Yaşlı yaşlı insanlar bisiklet sürüyor. Sigara kullanım oranı çok düşük. Tramdan inerken herkes bekleyip yol veriyor. Ufak bir kaza olsa hemen “Oh entschuldigung” diyip kibarca uzaklaşıyorlar. Her yer yemyeşil, caddeler parklar bakımlı. Tramlar trenler otobüsler dakikası dakikasına işliyor. Bu şok birkaç hafta sürse de bir noktadan sonra her şeye alışmış buluyorsunuz kendinizi.

Simkart

Şehre dair beni hayal kırıklığına uğratan şeylerden birisi mobil operatörlerdi. Şehirde, merkez dahil çoğu yerde kuvvetli sinyal almak güç. Hatta öyle ki telefonla konuşurken iki bina arasına girdiğinizde arama sonlanabiliyor. Binaların içinde neredeyse hiç çekmiyor.

Ön ödemeli ve hesaplı olduğundan ALDI’den simkartımı temin ettim. (ALDI bizdeki BİM,ŞOK gibi bir zincir market)

300 dakika + 300 SMS + 750 MB internet için aylık 8 € ödüyorum.

Çöpler ve Geri Dönüşüm

Yurda yerleşmemin birkaç hafta sonrasında tüm yurt sakinlerine gönderilmiş olan bir email aldım. Çöp atarken daha özenli olunması isteniyordu. Bu emailin ardından araştırmaya başladım ve oldukça etkileyici sonuçlar elde ettim.

Almanya’da çöpler 5 farklı kategoriye ayrılıyor: kağıt, ambalaj, cam, artık çöp ve biyolojik atıklar. Cam atıklar da kendi içerisinde 3 kategoriye ayrılıyor.

Tüm bu bilgileri içeren farklı dillerde kataloglar hazırlamışlar. (TürkçeİngilizceAlmanca)

2013 verilerine göre Almanya, %65 oranında geri dönüşüm sağlayarak dünyada 1. sıradaymış.

Erasmus

Aşağılarda bir yerde ülkemizin geri dönüşüm oranını görmek de mümkün...




Freiburg Şehri

Baden-Würtemberg eyaletinde yer alan Freiburg, yaklaşık olarak 220.000‘lik bir nüfusa sahip ve Almanya’nın nüfus bazında 33. büyük şehri.

Freiburg da tıpkı pek çok Avrupa şehri gibi düzen ve nizam ile inşa edilmiş estetik bir şehir. Hatta diğerlerinden daha yeşil ve daha sakin olduğunu söylemek mümkün. Hemen yakınında Schwarzwald (Black Forest) bulunuyor.

Verilere göre Almanya’nın en güneşli şehri. Ama bu söze aldanmamak gerek. Çünkü bazen 10 gün boyunca güneşin hiç doğmadığı oluyor.

Hava sıcaklıklarına değinecek olursam Ankara’ya göre çok daha yaşanabilir bir kışa sahip. Hava sıcaklığı sıklıkla -2 ila 5 arasında gidip geliyor. Genellikle hep yumuşak ve stabil bir hava sıcaklığına sahip. (Gelecekten gelen edit) Birkaç kez -10 civarlarına düştü, Ocak ayında bir ara 15 gün kadar hava sıcaklığı hiç 0’ı geçmedi.

Erasmus Erasmus

İnternette Freiburg dünyanın en yeşil şehri mi şeklinde tartışmalara denk gelmeniz mümkün. The Guardian’da 2008 yılında yayınlanan yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Wikipedia’da “The citizens of Freiburg are known in Germany for their love of cycling and recycling.” denilmiş. Hakikaten bisiklet ve geri dönüşüm konularında bambaşka bir noktadalar.

Wikipedia’ya göre şehirdeki nüfusun %85’i Fransızca konuşuyor. Hakikaten tanıştığım kişilerin büyük çoğunluğu Almanca ve İngilizce’ye ek olarak Fransızca ve/veya İspanyolca konuşabiliyor.

Şehirde 2400 civarında Türk mevcut imiş. Bu sayı diğer Alman şehirlerindeki Türk oranına göre daha düşük. Bunun sebeplerinden biri bu eyalette fabrikaların nispeten daha az olması.

Almanya genelinde geri dönüşüm oranı %65’lerde ve bu Almanya’yı dünyada 1 numaraya taşıyor. Şahsi tahminlerime göre bu geri dönüşüm oranı Freiburg’da daha yüksek.

Şehirde bir adet üniversite bulunuyor ve üniversitede yaklaşık 30-35 bin öğrenci eğitim görmekte. Bu öğrencilerin ise yaklaşık %30’u yani 10 bin kadarı uluslar arası.

Bir rivayete göre şehirdeki su arklarından birine düşmeniz bir Freiburglu ile evleneceğinize işaretmiş. :)

Erasmus

Şu videoda Freiburg’un güzelliklerinden bir kısmını görmeniz mümkün,


Şehir İçi Ulaşım

Toplu taşıma bilinci bu şehirde oturmuş durumda. Araba fiyatları ülke genelinde çok ucuz olmasına rağmen, günün her saatinde tramları dolu görmeniz mümkün. Trafikteki araç sayısı bir hayli az. Bisiklet kullanımı da bir o kadar yüksek.

Freiburg’da toplu taşıma ve araç kullanım oranlarını aşağıdaki resimden görebilirsiniz.

Erasmus

Şehirdeki toplu taşıma ağı aşağıdaki gibi,

Erasmus

Bisiklet

Şehrin en güzel yönlerinden bir tanesi hemen hemen her yerinde bisiklet yolu mevcut. Bisiklet sürmeyi çok seven birisi olarak da bu duruma bayılıyorum.

Buraya geleli verdiğim en doğru kararlardan birisi bisiklet satın almaktı. Eh, Ankara’da bisikletle ulaşım pek mümkün olmadığı için mevcut fırsatı sonuna kadar değerlendirmem gerektiğini düşündüm ve pişman da değilim.

Bisiklet fiyatları biraz pahalı sayılabilir. 50 € civarından başlayan fiyatlar bin eurolara kadar çıkabiliyor. Ben birkaç ay idare edebilecek bir bisikleti 70 €’ya kilidiyle birlikte satın aldım.

Erasmus

Bisikletimi aldıktan bir hafta sonra selede sorun çıktı ve geri götürdüğümde hemen tamir ettiler.

Ertesi hafta ise arka aks kırıldı. Tamire götürdüm, ertesi gün alabileceğimi söyleyip bana yedek bir bisiklet verdiler. Herhangi bir ücret ödemeden bu sorun da çözülmüş oldu.

Şehirde bisiklet sürmek çok güvenli. Eğer yol benimse hiç sağıma soluma bile bakmadan dalıyorum, çünkü biliyorum ki herkes harfiyen kurallara uyuyor.

Tram

Şehirde 5 adet tram hattı mevcut ve bu büyüklükteki bir şehir için yeterli oluyor.

Daha önce Almanya’ya geldiyseniz şahit olmuşsunuzdur. Tramlar inanılmaz dakik.

Bulunduğum yerden merkeze ulaşım için 4 numaralı hattı kullanıyorum. Gün içerisinde her 10 dakikada bir tram kalkıyor. Gece 11’den sonra sıklığı azalıyor ve yarım saatte bir kalkıyor.

Cuma ve cumartesi geceleri ise tramlar 24 saat çalışıyor. Hafta sonu eğlenmek isteyenler eve nasıl döneceğim kaygısı yaşamıyor. Zaten genellikle insanlar hep cuma cumartesi akşamlarında dışarı çıkıyorlar.

Tram hatları aşağıdaki gibi,

Erasmus

Otobüs

Tram hatlarının bittiği yerden sonrasına otobüsler gidiyor. Şehirde nüfus yoğunluğuna göre iyi şekilde planlanmış bir otobüs hattı var. Yine tramlar gibi oldukça dakik bir şekilde çalışıyor.

Ücretlendirmeler

Tramlara tek biniş ücreti 2.30 €. Aylık bilet gibi bir şey almadığınız sürece bu tutar oldukça pahalı.

Öğrenciler için Semester Ticket fiyatı 89 € ve dönem boyunca yani 6 ay boyunca geçerli. Yani aylığı yaklaşık 15 €‘ya tekabül ediyor. Sınırsız biniş hakkı sunduğu göz önünde bulundurulduğunda inanılmaz büyük bir nimet.

Genel

Şehirde otomobil kullanım oranı düşük.

Trafik kurallarına herkes harfiyen uyuyor. Dönüş yapan herkes istisnasız sinyal veriyor. Yaya geçitlerinde herkes yayaya öncelik tanıyor.

Aylardır daha hiç trafik kazası görmedim. Aynı şekilde tren ya da tramlar da kolay kolay gecikmiyor.

Tram ve otobüslere binerken herhangi bir turnikeden geçilmiyor ya da bir kart okutulmuyor. Herhangi bir kapıdan direkt olarak binebiliyorsunuz. Arada sırada bilet kontrolüne denk gelmeniz mümkün. Eğer biletsiz yakalanırsanız 60 € cezası var.

Eğer biletiniz yok ise tram içerisindeki bilet makinesinden bilet almanız mümkün.

Google Maps Entegrasyonu

Freiburg, Google Maps ile çok iyi bir entegrasyona sahip. Herhangi bir yere gitmek için Google Maps’te aratmanız yeterli oluyor. Size hangi dakikada hangi trene binmeniz gerektiği, yolculuğun kaç dakika süreceği, nerede aktarma yapacağınızı adım adım bildiriyor.

Erasmus

Aynı şekilde marketlerin yoğunluğunu da Google Maps ile görmek mümkün. Veriler çoğunlukla tutarlı.

Erasmus

Edit: Okuduğum bir habere göre artık Ankara ve İstanbul’da da toplu taşıma bilgilerine Google Maps ile ulaşmak mümkün.


Şehirler Arası Ulaşım

Erasmus kapsamında elbette civardaki şehirleri de gezme fırsatları doğuyor. Bu geziler için kullanılabilecek bazı seçenekleri aşağıda listeledim.

FlixBus

En bütçe dostu firma. Basel, Zürih, Heidelberg, Stuttgart ve pek çok yere 7-8 € gibi uygun bir fiyata gitmek mümkün. Pek çok şehre hattı mevcut.

Bileti önceden internetten almak gerekli. Otobüse binerken şoförden de alabiliyorsunuz fakat fiyat neredeyse ikiye katlıyor.

Otobüste koltuk numarası diye bir şey yok. Binip canınızın istediği yere oturabiliyorsunuz. Zaten genellikle herkes tek oturuyor. Tamamen dolu olduğunu görmek pek mümkün değil.

DeinBus

Bu firma da FlixBus gibi bir otobüs firması. Biraz daha kötü bir organizasyonları var. Münih’e gidip gelirken fiyatı daha uygun olduğu için kullanmıştım.

Trenler

Avrupa’daki tren hatlarının konforunu ve gelişmişliğini yazmama gerek yok sanırım. Ancak bir sorun var ise o da tek binişlerin çok pahalı olması. Seyahatinizi haftalar hatta mümkünse aylar öncesinden planlarsanız çok daha hesaplı bir şekilde işi bitirebilirsiniz.

Bir de Interrail’ı hiç duymamışsanız araştırmanızı öneririm. Eski blog yazılarımda ben de bahsetmiştim. Ülkeler arası tek bir biniş fiyatına 15 gün boyunca tüm Avrupa’da kullanabileceğiniz bir bilete sahip olabiliyorsunuz Interrail bileti ile.




Dersler

Erasmus öğrencisi olduğunuzda derslere gereken özeni gösterememek bence kabul edilebilir bir durum.

Çünkü önünüzde daha büyük sayılabilecek problemler ve uğraşlar var; sorumluluk almak, bütçenizi idare etmek, ev işlerini görmek, yurt dışında bir başınıza hayatta kalmak, sosyalleşmek.

Aynı zamanda daha heyecan uyandırıcı konular var; kültür şoku, bambaşka ülkelerden ve milletlerden insanlar tanımak, yeni bir dil öğrenmek, İngilizce’nizi ilerletmek ve saire.

Ancak elbette dersler de tüm bu hareketli sürecin bir parçası. Hele ki benim gibi mezuniyete az kala önemi daha da artıyor. Aşağıda da dersler, üniversite, sınavlar vb. konuları ele almaya çalıştım.


Genel Bilgiler

Freiburg Üniversitesi Almanya’nın en iyi 7. üniversitesi. Aynı zamanda Almanya’nın en eski 2. üniversitesi (1457).

TopUniversities.com üniversite başarı sıralamasına göre dünya çapında 84. sırada. Hacettepe Üniversitesi’nin 600-800 arasında yer aldığını göz önünde bulundurursak bayağı iyi bir sıralamaya sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Freiburg ise tam bir öğrenci şehri diyebiliriz. Kampüs diye bir şey yok çünkü şehrin tamamı bir kampüs. Her yerde üniversiteye bağlı binalar bulabilmek mümkün.

Öğrenci değişim programının isim babası Erasmus bu üniversitede okumuş. 🙂

Üniversitede yaklaşık 30-35 bin civarında öğrenci öğrenim görüyor. Bunların yaklaşık %30’u yani 10 bin kadarı uluslararası öğrenci.

Takvim

Freiburg Üniversitesinde senede yalnızca iki dönem var bunlar yaz ve kış dönemleri.

Kış dönemi 1 Ekim – 31 Mart tarihleri arasında.

Yaz dönemi ise 1 Nisan – 30 Eylül tarihleri arasında.

Buraya geldiğim 2016-2017 kış döneminde dersler 17 Ekim’de başladı. 10 Şubat’ta 15 haftalık ders dönemi bitecek. Sınavlar ise 13 Şubat-31 Mart arasında yapılacak.

Aşağıda üniversitenin yıllık genel takvimini görebilirsiniz.

Erasmus

Almanya’da bildiğim kadarıyla tüm lisans programları Almanca dilinde. Almanca bilmediğimden ötürü yüksek lisans dersleri aldım.

Erasmus kapsamında en az 30 ECTS ders almanız gerekli. Ancak 7 ve üzeri ders alırsanız kredi sınırına takılmıyorsunuz.

Freiburg Üniversitesi’nde ekle-sil dönemi yaklaşık 2 ay sürüyor. Bu bayağı uzun bir süre.

Hacettepe Üniversitesi 13 Şubat’ta ikinci döneme başladığı için Freiburg’daki sınavları erken alıp fazla zaman kaybetmeden geri dönmek durumundayım. Bunun için Freiburg’daki hocalar ile konuştum. Dersler bittikten 1-2 hafta içerisinde sözlü ya da yazılı sınav yapabileceklerini söylediler. Şu anda son sınavım 20 Şubat’ta görünüyor. Sonuçlar ise nasıl olur kestirmek şimdilik güç. 🙂

Dersler

Freiburg’da 22 ECTS, Hacettepe’de 34 ECTS’ye tekabül ediyor.

Ekstra

Freiburg Üniversitesi’nde dersler tam saatte başlayıp 2 saat sürecek programa yazılıyor (10.00-12.00 gibi). Ancak genellikle 15 geçe başlayıp 45 geçe ders sona eriyor. Çoğunlukla da blok ders yapılıyor.

Bir de ilginç bir adetleri var, ders sonunda herkes eliyle masaya vuruyor. Bir nevi alkış yerine geçiyormuş.

Sınıfta her an bir sümkürme sesi duyabilirsiniz! Buradaki kültüre göre ayıp sayılmıyor.




Ekonomi & Para

Almanya ve Türkiye Genel Bilgiler

Öncelikle her iki ülkenin ekonomik durumları ve aylık gelirleri ile ilgili bilgi vererek başlamak istiyorum.

 

Fiyatlar

Şimdi de giderlere bakalım. Bu başlık altında sadece benim satın aldığım şeyler değil gözüme çarpan tüm ürünlerin fiyatlarını yazdım.

Arabalar

 

Akaryakıt

(Fiyatlar 2 Şubat 2017’ye aittir. Kaynak: Shell resmi web sayfası)

 

Türkiye’de bir asgari ücret ile 257 litre benzin alınabiliyor.

 

Teknoloji

iPhone

Macbook

Playstation

 

Market

Burada alışverişlerimi yurduma en yakın market olan Lidl’dan yapıyorum.

 

Yeme-İçme

McDonald’s

Starbucks

Döner

(genel olarak fiyatlar bu civarda ve et koyarken gramaj yok, alabildiğine dolduruyorlar.)

 

 

Bir Öğrencinin Aylık Ortalama Masrafı

Toplamda yaklaşık 600-750 € civarı bir aylık masrafla gayet rahat bir şekilde yaşanabilir. Aralarda ekstralar da olabiliyor (dönem harç ücreti 78 €, dönemlik tram-otobüs bileti 89 €, bisiklet 70 €, zorunlu TV-radyo vergisi 17.5 €/ay).

Okulun yemekhanesinde yemek ücreti yaklaşık 3-3.5 € civarında. Kaldığım yurtta kendime ait küçük bir mutfak var ve geldiğimden beri hep evde yemek yapıyorum. Böylece hem yemek yapma becerilerimi bayağı geliştirdim hem de iyi tasarruf yaptım.




Almanca

Almanca Hakkında Genel Bilgiler ve Öğrenmek İçin Sebeplerim

Almanca dili Cermen dil ailesine ait bir dil. Cermen dil ailesi, İngilizce, Almanca, Flemenkçe, Danca, İsveççe, Norveççe gibi genellikle Batı ve Kuzey Avrupa’da konuşulan dilleri kapsamakta.

Erasmus

Almanca; Almanya, Avusturya, Belçika, İsviçre, Lüksemburg ve Lihtenştayn olmak üzere altı ülkenin resmi dili ve bu ülkelerde toplamda yaklaşık 100 milyon insan tarafından konuşuluyor.

Almanca, İngilizceden sonra dünyada en çok kullanılan ikinci bilim diliymiş. *

Almanca öğrenmek için motivasyonlarımdan birisi de Almanlara duyduğum hayranlık olduğunu söyleyebilirim. Muazzam bir disipline ve sistematiğe sahip bir millet. Bir Almanla iş yapıyorsanız ve size bir tarih söylemişse o iş o tarihte hazır olacaktır. Almanlarla herhangi bir iş yapmak benim için oldukça keyifli. Hal böyle olunca Almanca öğrenmek benim için külfet değil, keyife dönüşüyor.

Bir diğer önemli husus da Erasmus için Almanya’ya gittiğim ilk günden itibaren Almanca bilmenin ne kadar avantajlar sağlayacağını görmüş olmaktı. Yerel insanların çok büyük bir çoğunluğu İngilizce konuşsa da zorunlu kalmadıkça İngilizce konuşmuyorlar. Örneğin uluslararası öğrencilerden oluşan yaklaşık 35 kişinin olduğu bir yarışmaya katılmıştım. Almanca bilmeyen tek kişi olduğum için bütün oyunları İngilizce oynadık. Ama içten içe de kendimi eksik hissetmiştim.

 

“Life is too short to learn German.”

İnternet aleminde sıklıkla bu geyik döner. Ne kadar doğrudur birlikte bakalım.

 

Biraz Dil Bilgisi

Almanca, İngilizce ile aynı dil ailesinden gelmesi sebebiyle oldukça benzer kelimelere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Cümle yapıları da benzerlikler gösteriyor. Almancayı İngilizceden ayıran temel farklara bakacak olursak;

  1. Case

Almanca accusative (-i hali), dative (-e hali), genitive (iyelik) ve nominative (yalın hal) olmak üzere dört adet case barındırıyor. Bunlar da dili öğrenmeyi zorlaştıran etkenlerin bence başında geliyor. Çünkü isim, sıfat ve zamirler cümledeki case’e göre değişkenlik gösteriyor.

  1. Artikel & Gender

Almancada kelimelerin cinsiyetleri var. Der: maskülen isimler için, die: feminen isimler için, das: nötr isimler için kullanılıyor.

İngilizcede tüm isimler için the kullanılıyor ancak Almancada her isim için artikeli ezberlemek gerekli.

Bu iki temel fark dışında gramerleri genel itibarıyla İngilizce ile benzerlik gösteriyor. Telaffuz ise İngilizceden daha kolay çünkü her şey yazıldığı gibi okunuyor.

 

Türkçe

Bu arada değinmeden geçemeyeceğim. Yurt dışındayken kıymetini en çok anladığım şeylerden birisi de güzel dilimiz Türkçe idi. Gerçekten muazzam bir matematiksel yapıya sahip ve çok esnek bir dil. Hem anlaşılabilirliği yüksek hem fonetik açıdan bence dinlemesi çok keyifli bir dil. Aşağıdaki tabloda Türkçenin esnekliğini görebilirsiniz.

Erasmus

 

Almanca Öğrenebileceğiniz Kaynaklar

Duolingo – Hem web sürümünden hem de mobil cihazlarından çalışmak mümkün. Gitmeden önce baştan sona taramış, tüm kelimelerini deftere artikel ve anlamlarıyla beraber yazarak çalışmıştım. (Toplamda 2300 civarında kelime mevcut.) Beklediğim gibi yardımı dokunduğunu söyleyemem ancak belki de benim metodum yanlıştı.

Memrise – Hem iOS hem de Android’de yer alan bir dil öğrenme platformu.

LingVist – Bu site ve uygulamayı döndükten sonra keşfettim. Başarılı olduğunu söyleyebilirim. Tek sıkıntısı kelimeleri hep aynı cümle içerisinde vermesi. Bir yerden sonra cümleyi ve kelimenin pozisyonunu ezberleyip direkt yanıtlıyorsunuz.

GermanVeryEasy.com – Oldukça faydalı bir site! Gramer ve bazı temel şeyler için bu siteyi kullanabilirsiniz.

Youtube Easy German – Bu YouTube kanalındaki videolarla da dinleme becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

 

Almanca için birkaç video bırakayım

 

Anlayabildiğim üç beş kelime vardı, Münih’e gidince onları da anlayamaz oldum. Bavyera aksanının nasıl olduğunu aşağıdaki videoda görebilirsiniz.




Yaşam

Türkiye’de Durumlar

Erasmus’a gitmeden önce, hatta başvuruyu bile yapmadan önce Ankara’da yaşam benim için çok yorucu ve stresli olmaya başlamıştı. Günlük hayatı bir kenara bırakalım, genel olarak her şey benim için can sıkıcı hale gelmişti.

Neticede en azından birkaç aylığına farklı bir yerde yaşama deneyimini gerçekten istiyordum. Interrail seyahatimden sonra bu deneyimin bir Avrupa ülkesinde olmasında karar kılmıştım. Almanya ise benim için oldukça güzel bir tercih olarak görünüyordu.

2016’daki bazı önemli olaylar Onedio’da aşağıdaki bağlantıda derlenmiş:

Onedio – 2016’ya damgasını vuran 72 olay 

 

Freiburg’da Sosyal Yaşam

Freiburg’a yerleştikten sonra fark ettim ki huzur ve özgürlük insan için olmazsa olmaz iki unsurmuş.

Oldum olalı hiçbir zaman deniz insanı olamadım. Nedendir bilmem deniz ürpertici gelir bana. Ancak yeşilin yeri bir başkadır bende.

Freiburg, alabildiğine yeşil, her caddesinde sokağında bisiklet yolunun olduğu sevimli, sessiz ve küçük bir Avrupa şehri.

Avrupa’nın çoğu yerinde olduğu gibi her pazar marketler ve mağazalar kapalı. Dışarıda çok az insana rastlıyorsunuz.

Şehirde muazzam bir düzen mevcut. Toplu taşıması kolay kolay aksamıyor. Trafikte herkes kurallara dikkat ediyor. Hatta yaya olarak yürürken bile bir düzen hakim. Tram ve otobüslere iniş binişlerde herkes sırasını bekliyor. Yürüyen merdivenlerde sol tarafta duran kimse göremiyorsunuz.

Öğretmen/personel tuvaleti diye bir şey yok, profesörünüzle aynı tuvaleti kullanıyorsunuz. Sahi, böyle bir şeyin olması bile çok anormal bir şey değil mi?

Dikkatimi çeken şeylerden birisi de şehirde herkes çok hızlı yürüyor. 🙂

Şehirde neredeyse herkes çanta taşıyor. Sırt çantası kullanmayı çok seven biri olarak bu durumdan büyük keyif alıyordum. Marketlerde poşet parayla satılıyor ve genellikle insanlar aldıkları ürünleri çantalarına koyuyorlar.

Market demişken, Alman kasiyerlerin ne kadar hızlı olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? Şu videoyu şuraya bırakayım ben en iyisi.

 

İnsanlar

Almanlar oldukça bilgili, çok dil konuşuyorlar, dünya siyasetini yakından takip ediyorlar. Öyle ki çoğu Nisan ayında gerçekleşen anayasa değişkliği hakkında bizim kendi vatandaşlarımızdan daha çok bilgiye sahipti. Üzücü ama gerçek.

Bunun yanı sıra iyi besleniyorlar, spor yapıyorlar. Günün her saatinde sağda solda dağda bayırda koşan ya da bisiklet süren insanlara rastlamak mümkün. Bunların sonucu olarak obezite oranı düşük. Bir de sigara kullanım oranı da bize göre az.

Öte yandan Almanlar tasarruf konusunda çok iyi. Harcamalarına dikkat ediyorlar. Elindeki şeyleri ziyan etmekten imtina ediyorlar. Mesela kullandıkları telefonlar şaşırtacak cinsten. Etrafta Samsung E250’ler, Nokia 5800’lar görmeniz mümkün. Türkiye’de ise herkeste yüksek seviye telefonlar, çocukların elinde dahi iPhone’lar görmek mümkün. Bir tüketim toplumu olmuşuz da farkında değiliz. Belki farkındayız ama bunu değiştirmek için adım atmıyoruz…

 

Yine beni şaşırtan şeylerden biri; Avrupalı çocuklar ağlamıyor efendim. Bir yetişkin edasıyla anne babası ile konuşuyor. Bağırmıyor, çığırtkanlık yapmıyor. Naçizane bir hikayemi anlatayım,

Almanya’da ilk haftalardan birindeyim. IKEA’ya gittim yurttaki eksikleri tamamlamak için. Üst kata çıkarken çok sevimli bir kız çocuğu görüyorum. Sarışın, 3-4 yaşlarında çıtı pıtı bir kız. “Mama mama” diye annesinin peşinden yürüyor, bıcır bıcır bir şeyler konuşuyor. Neyse mutfak reyonuna doğru ilerliyorum. Ötelerden bir ses, “ANNNEEEEAĞĞ” “ANNNNEEAAAAĞĞĞ”. İşte bu ses tanıdık :) Annesi de geri kalmıyor tabii, karşılıklı bağrışıyorlar.

Kaldığım yurtta hemen yan bloğun alt katında kreş vardı. 1-3 yaş grubu olduğunu tahmin ediyorum, hepsi paytak paytak yürüyor. Yurttayken canım sıkıldıkça çocukları izliyordum. 5 ay içerisinde yalnızca 1 kez çocuk ağlaması duyduğumu hatırlıyorum. Bir de hava eksi derecelerde de olsa, kar da yağsa yağmur da yağsa mutlaka çocukları giydirip dışarı oyun oynamaya çıkarıyorlar.

Avrupalı çocuklarla ilgili farklılıkları tespit eden tek kişi ben değilim elbette, aşağıdaki bağlantıdan başka insanların yorumlarını ve gözlemlerini de okuyabilirsiniz.

Avrupalı Çocuk ve Türk Çocuğu Arasındaki Farklar – Ekşi Şeyler

 

Etkinlikler

Almanlar eğlenmeyi de iyi biliyor. Cuma ve cumartesi geceleri tramlar 24 saat çalışıyor. Şehir merkezi de bayağı hareketli oluyor.

Kaldığım yurdun barında her Salı film gecesi, her Perşembe oyun ve sohbet gecesi düzenleniyordu. Bunun yanı sıra SWFR (Öğrenci işleri) ve ESN (Erasmus Öğrenci Topluluğu)’nin düzenlediği onlarca etkinliğe katılmak mümkün. Bu kimi zaman piknik, bazen hiking turu, bazen pub crawl olabiliyor. Ayrıca her Pazartesi ESN’nin düzenlediği Stammtisch oluyor. Bu da yine sohbet muhabbet üzerine kurulu bir toplantı. Dünyanın farklı farklı yerlerinden sıra dışı insanlarla tanışmak mümkün. Bir de IC (International Club)’nin düzenlediği şehir dışı geziler var. Bazen hesaplı olsa da 60-80 kişiyle birlikte gezmekten keyif almadığım için birkaç denemeden sonra bunu bıraktım.

 

Yurt

Yurt için mayıs ayında bir tercih formu doldurmam istendi. Seçimimi Ankara’da trafik çilesinden bıktığım için teknik fakültesine en yakın yurtta tek kişilik bir odadan yana kullandım. Bu arada bilginize, Almanya’da kaç kişilik yazarsa yazsın herkesin kendine ait bir odası oluyor. Dolayısıyla 4 kişilik yurt denilmişse sadece banyo ve mutfak ortaktır ve herkesin yatak odası ayrıdır.

Kaldığım odaya ait birkaç fotoğraf ekliyorum.

Erasmus

Erasmus

Erasmus

Kaldığım 5 ay boyunca yalnızca 1 kez 15 dakikalık elektrik kesintisi oldu. Onu da 9 gün öncesinden özür dileyerek haber verdiler.

Yemekler

Euro’nun 4 lirayı bulduğu zamanlarda dışarıda yemek çok büyük bir maliyet oluşturuyordu. Ben de fırsattan istifade mutfak becerilerimi geliştirme fırsatı buldum. Özellikle ilk 2 ay sürekli yeni yemekler denedim. Bunlar içerisinde tavuk mantar sote, patates yemeği, pirinç pilavı ve hatta patlıcan musakka da var. 🙂 Basit yemek tarifi isteyen varsa ulaşabilir. 🙂

Okulun yemekhanesinde yemek ücreti 3-3.5 € civarındaydı. Dışarıda döner genelde 5 €, diğer yemekler de içeriğine ve mekanına göre 10 €’ya kadar çıkabiliyor.

İnternet Bağlantısı

Bulunduğum yurtta internet erişim hızım 90 mbps idi. Modemim olmadığından dolayı yalnızca ethernet kablosuyla bağlanabiliyordum. Telefondan wifi’a bağlanmak için My Public WiFi isimli programı kullanıyordum. Bu program ile bilgisayarı modem gibi kullanmak mümkün.

 

 

Eve Dönüş ve Post-Erasmus Syndrome

Erasmus’un en kötü bölümü eve dönüş zamanı. Döndükten sonra Ankara’ya yeniden adapte olmak, Freiburg’dakinden uzun sürdü. Bir de oldukça yoğun bir dönemin 3. haftasında gelip direkt ödevlerle ve quizlerle karşı karşıya kalmak sarsıcı oldu. Ama insan her şeye olduğu gibi buna da alışıyor elbette.

Yurt dışındayken aile ve arkadaşlar dışında en çok özlediğim şey hiç şüphesiz yemekler idi. Türk mutfağı gerçekten muazzam. Aylardır yemek yemeye doyamadım.

 

4.5 ay da olsa yurt dışında yaşam tecrübesi benim için oldukça faydalıydı. Elbette bahsedilebilecek çok fazla şey var ancak her şeyden söz etmek mümkün değil. Yolunuz Freiburg’a düşecek olursa bana ulaşabilirsiniz.

 

Erasmus ve yurt dışında yaşamak ile ilgili hoşuma giden iki videoyu aşağıya bırakıyorum.


Kaynaklar

Tüm seri

Burak Ekici

Burak Ekici

Software Engineer • Lifelong Learner

comments powered by Disqus
rss facebook twitter github youtube mail spotify lastfm instagram linkedin google google-plus pinterest medium vimeo stackoverflow reddit quora quora